About Us

COLORMAG
We love WordPress and we are here to provide you with professional looking WordPress themes so that you can take your website one step ahead. We focus on simplicity, elegant design and clean code.

Kafein Diyeti

Bugün zihnim ıssız ve bomboş, buna alışmaktan hiç çekinmezdim aslında ama böyle kalmayacağını biliyorum. Boşluk derken gökyüzü gibi bir boşluktan bahsetmiyorum. Tek çeşitli sabah kahvaltısında kupadaki kahveyi içince doyan midenin aslında boşluk olması gibi, işlevsiz ve sonuçsuz kalacak şeylerle dolu. Bu sadece bir örnekti kahve içmek güzeldir.

Galiba bir yıldız söndürdüm, bir tekerrür farklı sonla sonlandırıldı ya da pulsar ve yeni bir sarmalın başlangıcıdır, ne bileyim ben.

Aslında komikti herkesin bir şeyler hakkında keskin davranışlarda bulunduğumu düşünmesi, bulundum da. Değilse komik gerçekse daha komik durumlarından biri olmalı bu.

Zihnimde müthiş bir kaos varken düzen gayet yavan ve sıkıcı geliyor. Bir de düzen ve kaos kardeş diyorlar. Düzen ve kaos eşit değildir, düzen olsa olsa zifosa eşittir. Bir resim olsa özgür iradenin ne kadar kısıtlanabileceğini anlatırdı herhalde.

Bütün dediklerim saçmalık da olabilir elbette, olsa şaşırmam. Olmasa da şaşırmam, galiba yani.

Gereksiz çamur attıklarımın listesine eklenebilir bu da ya da eklenemez. Dedim ya ne bileyim ben.

Fakat varsayımlar kullanışlı olabilir ve rastlantılar günü kurtarmanın ötesine geçebilir. Öyle değilse bile bahanemi biliyorsun.

Değişime hiçbir direnç göstermemem nerden bakarsam bakayım değişik. Kendime yakın vadede yapılacak gelecek planları topladım fakat bilmiyorum ne gelecek ne gidecek.

Kalmanın gitmekten bir farkı yok da gitmek neden kalmaktan farklı ya da mavaldır ikisi de ne kalan kalıyor ne giden gidiyor sonuçta. Kaos ve düzen kardeşmiş miş, tek bir kaya ile bu işi çözebiliriz beyler, tekerrür bazen iyidir. Bazen.

İntiharın her ruhun kendi keşfi olması kurulu patent sistemini içten içte hırpalıyor olmalı. Ne, olamaz mı?

Hiçbir çaba ile bir şeyler başarabilen ben övünmezken, bütün çabalarım sonuçsuzsa övünürüm. Peki bundan sana ne. Benim övgüm kendime ne diye ortak oldun ki şimdi.

Diğer bir konuya geçersek tükenen her şeyin bir yenisi var. Bir yenisi olan her şey de tükenmiyor. Bir dönem bende tükendim aslında, başa sarılmış olabilirim ya da sulandırmışlardır. Pek de karışmam ama.

Kaybolma ihtiyacına kulak verdikçe kendime dönüp sana ihtiyacım yok diyebiliyorum, araya bir sınır çekmek gerekirdi. Biraz öldürülmek herkesin harcı. Öyle bir şey değil rahatsız edici düşünceleri cansızlaştırmak gibi düşün. Evet güzel olmalı.

İnsanlara verdiğim şanslar elimde yıllarca birikmişlerdi. Ne kadar dağıtıyor gibi görünsem de kullanmadığımdandır. Labirentten çıkmanın yolu da girmemektir. Girdiysen de önüne çıkan duvarları yıkarak ilerlemek gerekir. Evet bu çok alakasız oldu diğerleri çok alakalıydı ya çünkü.

Üstüme düşenleri pek yapamayacağım dönemdeyim, dönemlerin birbirine çıkması şanssızlık. Başlatma tekerrürüne.

 

 

Bugün kendimi kahve içmeye çıkardım, nedeni neden olabilecek bir şey değildi.
“En iyi kiminle anlaşırsınız?” sorusuna “Kendimle.” diye mırıldanmam ve rastgele kalabalığın cevabı bulmasının on milyarlarca mikro saniyeler almasıydı.

Bugün heyecan denen şeyle karşılaştık. Kasvet sisini dağıtışını izledim şaşırarak.

Buna sahipken bir şeyleri umut etmek gayet kolaymış, gürültü bir zihnin içindekiler için biraz haksızlık olmuş.

Bu hissi ensesinden tuttum, kelebeklere özenir ömrünü gözlerimin önünde çürüyene dek izledim.

Şimdi, eskiden “İçtiğim en iyi kahve ulan!” dediğim kahveyi yudumluyorum.
Pek bir numarası yokmuş.

Heyecan denen şey de yanıma uğramıyor, galiba caniliğim karşısında dehşete kapıldı.
Olsun, takıntılı bir adam onu saklandığı her yerde bulabilir, parçalara ayrılmasının seyir zevki için sadece.

Bir gün daha eksiltirken takvimden, benden bir şey eksilemedi.
Hala yaşanmamış ölünmemiş günlerim duruyor.

Ne yani kahve içmeyi yaşamak mı sayacaktım?
Öyle yapsaydım şimdiden ölümsüz sayılırdım.